21. YY’da Kulluk Sanatı – Dikkat Çeken Bölümler

M. Es’ad COŞAN Hocaefendi’nin 1990-1997 yılları arasında muhtelif yerlerde farklı vesileler ile yaptığı konuşmaları kapsayan 21.YY’da Kulluk Sanatı isimli Server Yayınları tarafından sunulan kıymetli eserde yer alan ve geleceğe not düşmek istediğim bazı bölümleri paylaşmak istiyorum.

Bir insana bir öğün ziyafet çekerseniz, bir defa karnını doyurmuş olursunuz. Sırtına bir elbise alırsanız, onu iki sene soğuktan korumuş olursunuz, ondan sonra o yıpranır. Ama ona dinini öğretirseniz, cenneti kazandırırsanız, ona en büyük hayrı yapmış olursunuz. Bizim yolumuz budur.

Bizim yolumuz irşat yoludur, insanları takva yoluna davet etme yoludur.

Aletimiz ilimdir ama ilim başlı başına bir fazilet değildir. İlmi kullanış tarzı insana fazilet getiriyor. İlmi öğreneceğiz, kendimiz yaşayacağız, sonucunu alacağız; ondan sonra ilmi öğreteceğiz, İslam’ savunacağız. [S/20]

———-

Bir insan anne ve babasının hatırına, hacca gidebilir, kurban kesebilir, camii yaptırabilir, çeşme yaptırabilir, Kur’an okutabilir, namaz kılabilir, sadaka verebilir, hayır hasenat yapabilir. Hepsi onun ruhuna gider annesi babası istifade eder.

Resulallah Efendimiz (SAV)’e bir kişi geldi şöyle dedi:

“Ya Resulallah! Annem vefa etti, bana bir vasiyeti de yoktu. Ben şimdi istiyorum ki onun için bir çeşme yaptırayım. Yaptırsam sevabı anneme gider mi?”

Peygamber Efendimiz; “Gider” dedi.

Bunun üzerine o adam annesi hatırına, adına, namına bir çeşme yaptırdı. “Bu Sa’d’ın annesinin ruhu için yaptırılmış çeşmedir” diye üstüne yazdı. [S/42]

———-

Osmanlılar’ın çok beğendiğim Mevzûatü’l-ulûm diye bir kitabı vardı. Bu kitabı hepimizin tanıması lazım! Taşköprülüzade, Tosya tarafından. Kastamonulular ne kadar iftihar etseler yeridir. Taşköprülüzade, Mevzûatü’l-ulûm’da 500’den fazla ilmi tanıtıyor, anlatıyor ve belli başlı kitapları sayıyor. Bir büyük bibliyografik muazzam abide! [S/124]

———-

Fransız reisicumhuru De Gaulle İstanbul’a gelmişti. Bir konuşma yapacak.

Bir misafir reisiumhur ne konuşur?

“Karşısındaki topluluğa bir jest olsun” diye onları metheder. Kendisinin çok hayran olduğu, etkilendiği ve oranın medâr-ı iftihârı olan şeylerden bahseder.

Kâtip Çelebi’den bahsetmişti.

“Siz öyle bir topluluksunuz ki içinizden Keşfü’z-zünûn’u yazmış Katip Çelebi gibi insanlar yetişmiş” diye methetmiş.

Katip Çelebi’nin eseri; İslam kültürünü kucaklayan muazzam bir bibliyografik, biyografik eserdir. Çok kıymetli bir eserdir. [S/124-125]

———-

Çok sevdiğim ve bir vesile düşürüp de kendisinden bahsettiğim bir mübarek zat var. Babasının adı da Mübarek, Mübarek oğlu Mübarek; Abdullah İbnü’l Mübarek. Kitâb’z-Zühd ve ve’r-rakâik kitabını neşrettik, efkar-ı umumiyeye arz ediyoruz.

Ben bu şahsın çizgi romanının, filminin çevrilmesi gerektiği kanaatindeyim. Efsane gibi bir insan! Çok büyük bir alim! Onun zamanında ittifakla;

“İslam aleminin şarkında ondan büyük alim yok” diyorlar.

Herkes methediyor. Yani üç kıtaya yayılmış koca İslâm aleminin en büyük alimi veya en büyük iki aliminden Şarklı olanı. Birincisi veya nihayet ikincisi… Türk asıllı ama Arab’ın diline sahip, hadisin ilmine sahip, Kur’an-ı Kerim’e vakıf. Büyük alim… Evliya derecesinde mutasavvıf! Yani mukarrebûndan, vâsılinden, kerametleri zahir bir mutasavvıf… [S/137]